9 Ocak 2025, Seda
Üst ekstremitemiz omuz kompleksini oluşturan eklemlerin yapısı sayesinde geniş bir hareket aralığına ve dolayısıyla yüksek bir fonksiyonelliğe sahip. Bu türümüzün varoluşu için büyük bir avantaj sağlamışken, omuz eklemi özelinde bir sorumluluk.
Omuzun hareketlerinin güvenli ve tutarlı bir şekilde sürdürülmesi için hareket esnasında üst kol kemiğimiz, eklemi oluşturan statik yapılar ve kaslar sayesinde sürekli olarak eklem yuvasınının merkezine hizalanır. Omuz başını merkezde koruma konusundaki bu kabiliyetini yitirmiş omuzlar stabilitelerini yitirmişlerdir ve instabil olarak adlandırılırlar. İnstabilitenin kendini gösterme şekli hafif bir ağrıdan omuz çıkıklarına kadar geniş bir yelpazeye yayılabilir. Dolayısıyla bu durumun anlaşılması zaman zaman güçleşebilir.
İnstabil omuzlar
Omuz ekleminde instabilite travmaya bağlı olarak gelişebileceği gibi doğuştan sahip olduğumuz yapısal farklılıklar, hipermobilite ya da hareket alışkanlıklarımıza bağlı olarak da gelişebilir.
Travmaya bağlı instabilite en belirgin olarak dislokasyonlar şeklinde karşımıza çıkar. Futbol, dövüş sporları (martial arts) gibi kontak sporları, trambolin ve pole dans gibi düşme sonucu omuz eklemine darbeye sebep olabilecek sporlarla ilgilenen kişiler risk grubundadır. Dislokasyona sebep olan travma aynı zamanda eklemi oluşturan statik yapılarda hasar oluşturabilir (bankart lesions, hill sachs lesions, humerus tuberal kırıklar, labral yırtıklar, ligaman yırtıkları, kapsül ve kıkırdak hasarı) ve bu hasarın boyutu tekrarlayan omuz çıkıklarını beraberinde getirebilir. Zaman zaman bölgedeki kaslar ve nöral yapılar da zarar görebilir. Tekrarlayan omuz çıkıkları için mutlaka bir doktora başvurulmalıdır.
Belirgin bir travma olmaksızın doğuştan edinilmiş ya da kullanım alışkanlıklarına bağlı olarak gelişen instabilite sinsidir, gözden kaçma ihtimali daha yüksektir. Bu durumun temelinde, eklem kapsülünün aşırı esnekliğine yol açan fazla gevşekliğin laksite ya da hipermobilitenin yatabileceği düşünülmektedir. Zamanla, küçük mikrotravmalar instabilitenin artmasına, ağrı ve fonksiyonel problemler gelişmesine neden olabilir. Gerekli özen gösterilmediğinde ise subluksasyon ve dislokasyonlar için önemli bir risk faktörüdür.
Laksite ya da hipermobilite sıklıkla eş anlamlı olarak kullanılır. Hipermobilite, bir eklemin normalden daha geniş bir hareket aralığına sahip olması durumunu ifade ederken, laksite bağ dokularının (eklem kapsülünü oluşturan bağlar ve diğer yapılar) gevşekliği veya esnekliği anlamına gelir. Hipermobilite de laksite de kendi başına bir teşhis değil, belirtidir. Genetik olarak miras alınabilir veya eğitim ve antrenmanla kazanılabilir. Dans gibi estetik ve esneklik gerektiren alanlarda avantajlı bir özellik olarak görülür. Ancak, hipermobilite dikkatli yönetilmediğinde eklem stabilitesini olumsuz etkileyebilir ve yaralanmalara yol açabilir.
Günümüzde non-travmatik omuz instabilitesi tedavisinde genellikle ameliyatsız yöntemler tercih edilmektedir. Erken teşhis ve doğru tedavi planlaması çok değerlidir. Omuzun dinamik stabilitesini sağlayan kasların kapsamlı bir şekilde güçlendirilmesi, rehabilitasyonun temelini oluşturur. Ancak, tedaviye dirençli vakalarda cerrahi müdahale ile stabilitenin yeniden sağlanması gerekebilir. Omuzdaki instabilitenin hangi yönlerde olduğunu tespit etmek ve her bir yönü ayrı ayrı ele almak büyük önem taşır.
Omuz instabilitesi ve belirsiz semptomlar üzerine...
Omuz instabilitesi olan bireyler istem dışı subluksasyonlar ve çıkıklar yaşayabilirler. Daha hafif durumlarda ise kişiler genellikle semptomlarının belirsizliği nedeniyle ayrıntılı bir öykü sağlayamayabilir. Sık karşılaşılan şikayetler arasında omuz çevresinde, belirli bir noktaya odaklanmayan ve genellikle aktivitelerle ilişkilendirilen yaygın bir ağrı yer alır.
Omuz bölgesinde iyi tanımlanamayan ağrı ve güçsüzlük de yaygın belirtiler arasındadır. Bununla birlikte, bazı kişiler instabilite hissini yaşadıklarında subluksasyonun yönünü doğru bir şekilde belirleyemeyebilir. Diğer yandan, bazı hastalar omuz eklemlerini kendiliğinden yerine oturtma becerisine sahip olabilir.
Gündelik deneyimlerinizi gözden geçirin!
Sizi işinizden gücünüzden alıkoyacak bir durum yok ama bir şeyler yanlış gibi mi hissediyorsunuz?
Omuzunuzda ağrı hissediyor musunuz? Bu ağrının özellikle yoğunlaştığı hareketler var mı?
Hipermobiliteniz var mı? Sizce omzunuz olması gerekenden gevşek mi? Genel olarak eklemleriniz gevşek hissettirir mi? Başka bir eklemde dislokasyon yaşadınız mı? Deriniz esnek ve çatlaklarınız çok mu?
Hatırladığınız bir an var mı? Omzunuz sıradışı bir hareket yapmış ya da yerinden çıkıp girmiş gibi hissettiğiniz oldu mu?
Güçsüz hissediyor musunuz? Özellikle belli yönlere ya da hareketlerde belirgin bir güçsüzlük hissediyor musunuz?
Omzunuzun üzerinden geriye uzanırken güçsüz, dengesiz, garip ya da ağrılı hissettiğiniz oldu mu? Saçınızı toplarken, giyinirken ya da arkanızdaki bir rafa, emniyet kemerine vs uzanmaya çalışırken omzunuzun aldığı pozisyon sizin için rahatsız edici mi?
Bir şeyleri itmeniz gerektiğinde çaresiz hissettiğiniz oldu mu? Ağır bir kapıyı açmak için itmeniz gerektiğinde güçsüz ya da ağrılı hissediyor musunuz?
Omzunuzu hareket ettirmekle ilgili korku yaşıyor musunuz? Basit işleri yapma konusunda dahi isteksiz olmanıza sebep olan bir çekinceniz var mı?
Omuz instabilitesi belirtilerini ihmal etmek daha büyük sorunlara yol açabilir. Bu nedenle doğru tanı için dikkatli bir değerlendirme ve detaylı bir klinik gözlem şarttır. Eğer yukarıdaki sorulara pozitif yanıtlarınız varsa, bu yazıda bahsettiklerim size tanıdık geliyorsa, erken teşhis ve tedavi için bir uzmanla görüşmeyi ihmal etmeyin. Fizyoterapistiniz veya spor hekiminiz sizi uygun şekilde yönlendirecektir.
Kaynaklar:
McCormack, M. (2010). Teaching the Hypermobile Dancer. International Association for Dance Medicine & Science •www.iadms.org
Guerrero, P. et al. (2009). Congenital Instability of the Shoulder Joint: Assessment and Treatment Options. Journal of Orthopaedic & Sports Physical Therapy. volume 39 | number 2
Brownson, P. et al. (2015). BESS/BOA Patient Care Pathways Traumatic anterior shoulder instability. Shoulder & Elbow. 2015, Vol. 7(3) 214–226